8 Haziran 2008 Pazar

Hayat Tecrübesi

Dün akşam vizyona yeni giren bir film izledim 21 adında. Film bir grup zeki üniversite öğrencisinin(ki bu üniversite Amerika'nın en önemli teknik üniversitesi olann MIT'dir.) blackjack oyununda kartları sayabilme kabiliyetlerini kullanarak para kazanmalarını konu almış bir filmdi. Ama benim anlatmak istediklerim ne blackjack üzerine ne de öğrencilerin çok zeki olmaları üzerine. Benim anlatmak istediklerim filmin başrol oyuncularından olan Ben karakterinin Harvard'a girmeye hak kazanması ve bunun için üniversite rektörüyle arasında geçen bir konuşma üzerine. Ben bu üniversitenin medikal bölümüne girmek onun için dünyanın en önemli olarlarından biri olduğunu ve bugüne kadar girdiği her sınavdan birincilikle ve en yüksek puana yakın puanlarla ayrıldını anlatmaya çalışıyor ve okul tarafından verilen bursun kendisine verilmesini talep ediyor. Fakat rektör Ben'e can alıcı noktayı söylüyor ve diyor ki senin gibi başka kişilerde bu bursu almak için can atıyor ve hak ediyorlar, bu bursu almak için hayat tecrüben seni farklı kılmalı diyor ve senin farklı olan hayat tecrüben nedir diyor. Sonuç olarak farklı bir hayat tecrübesi anlatamadığından(sunamadığından) dolayı gerekli burs için müracatı askıya alınıyor ve bir süreliğine gitmek zorunda kalıyor. Fakat filmin sonunda öyle bir hayat tecrübesi anlatıyor ki mecburen onu almak zorunda kalıyorlar Harvard sıralarına. Buraya kadar olan satırları okuyan herkes gayet normal bir film bunu ilginç kılan veya bunu buraya taşımanı sağlayan nedir? dediğinizi duyar gibiyim.

Bugün hem bir staj görüşmesi hem de bir iş imkanı olarak bir firmaya gittim. Hem de bir tanıdık vasıtasıyla. Herşey güzel başlamıştı muhabbet, tanışma faslı ve kendimi ifade etmek açısından. Bir süre sonra bildiğim programlama dillerinin hangileri olduğunu sorduklarında hemen C# ve .net'in diğer bir kaç dilini daha saydım ama aldığım cevap aynı az önce anlattığım profesörün verdiği cevap gibiydi benim için. PHP üzerine hiçbir proje ürettin mi? Yani hayat tecrübem yeterli miydi? Başkalarından (C#,aspx bilenlerden)beni farklı kılan neydi? Ben de Filmdeki Ben karakteri gibi cevap veremedim ve malesef oradan çıkmak zorunda kaldım. İşte o zaman aklıma gelen ilk şey izlediğim 21 filmiydi. Bu bana hayat tecrübemi arttırmam gereken bir ders niteliğindeydi ve ben oraya tekrar döndüğüm de kabul edileceğimden eminim. Çünkü hayat tecrübemi arttırmak için ilk adımımı attım bile. PHP öğrenmeye başladım vakit kaybetmeden. Benim için o filmde başrol oyuncusu olmak gibi bir deneyimdi. Geri döndüğümde hayat tecrübelerimi bu sefer aktarmada sessiz kalmayacağımdam eminim.

2 Haziran 2008 Pazartesi

MySQL Semineri

Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsünde gerçekleştirilenMySQL seminerine katılma fırsatı buldum.Gayet faydalı bir seminer oldu benim açımdan. Ama dikkatimi çeken bir kısım ise dünya çapında tanınan bir kişinin seminerine katılımın az olmasıydı. Bunun nereden kaynaklandığı da bir araştırma konusu bence. Seminerde genel olarak Sun' ın MySQL ' i satın alması üzerine ve MySQL in yapısından bahsedildi. Semineri veren kişi MySQL de vice-president görevini sürdüren Kaj Arnö idi.
Kaj Arnö hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse;
"Sun Microsystems MySQL Başkan Yardımcısı Kaj Arnö, 14 yıl girişimciliğin ardından 2001 yılında MySQL ailesine katıldı. Şirketini ikiye bölerek MySQL Eğitimi’ne odaklanan yarısını MySQL AB’ye sattı ve Eğitimden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak MySQL’in eğitim bölümünü kurdu. Arnö, MySQL’de Profesyonel Hizmetlerden Sorumlu Başkan Yardımcılığı, Servislerden Sorumlu Başkan Yardımcılığıve Mühendislikten Sorumlu Başkan Yardımcılığı gibi görevlerin ardından 2005’te şirketin Topluluk İlişkilerinden Sorumlu Başkan Yardımcılığını üstlendi. MySQL AB’nin Sun tarafından satın alınmasının ardından Arnö halen MySQL’in topluluk çabalarına öncülük ediyor ve zamanının büyük bölümünü Sun ekipleriyle, müşterileriyle ve topluluklarıyla farklı kurumlarda ve coğrafyalarda toplantılar yaparak MySQL’in Sun elçiliğine ayırıyor."
Seminere bir sürprizle başlayan Kaj Arnö konuşmasının ilk birkaç dakikasını Türkçe yaptı ve katılanlardan büyük bir alkış aldı. Bu türkçe kısımda kendinden biraz bahsederek Sun'ın neden MySQL'i almasına izin verdiklerini anlattı.
Daha sonra konuşmasını ingilizce sürdürerek kendisinin developer terimine bakış açısı, kendi sistemlerinde olan bugları ve bu bugların raporlar halinde nasıl tutulduğu, MySQL Forge un ne olduğu(daha detaylı olarak forge.mysql.com), Forge Wiki ve MySQL University, MySQL de çalışanların Blogları ve IRC(internet relay chat ,"MySQL de çalışanlarla birebir program geliştime ve sorular sorabilmeye imkan sağlayan bir sistem") hakkında bilgiler verdi.
MySQL University'nin direct olarak bir bina olmadığı her hafta perşembe günleri internet sitelerinden verdikleri bir eğitim olduğunu da sözlerine ekledi.
Ayrıca bir gönderme yaptı bizlere. MySQL in internet sayfasında bulunan forumlara, ki bu forum sayfaları ülkelere göre ayrılmış bir şekilde bulunmakta, Türkiye'den sadece 5 kişinin üye olduğunu da vurgulamaktan kaçınmadı.
Ayrıca dikkatimi çeken ve kendisininde üzerinde durduğu bir noktada GPL(General Public License) idi.Bu da developerların haklarını koruyan bir sistem.Bu sayade tek başına bir ürün geliştirebilen bir kişinin bu üründen pay almaya hak sahibi olabiliyor. Open source olmayan bir firma da geliştirildiği takdirde bunun firmanın ürünü olduğu için developer'a her hangi bir pay verilmediği de söyledikleri arasındaydı.
Benim gözlemleyebildiklerim bu kadar. Vermiş olduğum bilgilerde benden kaynaklanan bir eksik varsa affola.